kara tren

Öğrenciliğimden beri sık sık Eskişehir-Ankara arasında trenle yolculuk yaparım. Üniversitenin ilk yıllarında yol boyunca trende seks konusunda fantezi üretir, hemen her seferinde de tuvalette kendimi tatmin ederek yolculuğu tamamlardım. Okul bitene kadar böyle devam etti bu. Okul bittikten sonra da    yolculuklarım devam etti ama bu tür cinsel fantezilerim kalmamıştı. Zira .    düzenli arkadaşlıklarım oluyor, bol bol seks yapıyordum. Soğuk bir kış    günü yine Ankara’dan trene binmiştim. Pek kalabalık yoktu. Kuşetli vagonda tek başıma oturmuş kitap okuyordum ki içeriye genç, gösterişsiz, kumral,    çekik gözlü 24-25 yaşlarında bir kız girerek boş yer olup olmadığını sorarak oturmak için izin istedi. Ben elbette oturabileceğini söylerken benden izin istemesine biraz şaşırmıştım. Daha sonraki ürkek ve çekingen tavırlarını da gördükten sonra kızın bir şeylerden korktuğunu ve endişeli    olduğunu fark ettim. Bu hali nedense bana çok çekici gelmiş, tuhaf bir şekilde öğrenciliğimdeki fantezilerimi hatırlamış -ne yalan söyleyeyim- birazcıkta    uyarılmıştım. Bunu gizlemek için ayak ayak üstüne atmış, kıza ilgisiz şeylerden bahsederek havayı değiştirmeye çalışıyordum ki bilet kontrolörünün gelmesiyle hava    kendiliğinden normale döndü. Ben biletimi verdim fakat kız hareketsiz öylece duruyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Önce ne olduğunu anlayamamıştım ama kontrolörün ikinci defa bilet sorması üzerine durumu anladım ve trene son dakikada yetiştiğini, bu yüzden bilet alamadığını, şimdi trende cezalı bilet alacağımızı söyleyerek cüzdanımı çıkarttım. Cezalı bileti aldık ve kontrolör çıktı. kız bana teşekkür ederken gözleri dolu doluydu. Ben de biraz duygulanmıştım. Az önceki, kızla ilgili fantezilerimden dolayı utanmış ama tabii ki bunu ona söyleyememiştim. Şimdi kıza karşı cinsellikten çok içimde    duygusal bir bağın oluştuğunu fark ediyordum. Sadece yoksulluk değil daha farklı bir trajedisi olduğunu tahmin ediyordum bakışlarındaki derin hüzünden. Daha    fazla sorular sorarak rahatsız etmek istemedim ama daha sonra görüşmek üzere söz alarak telefonunu kaydettim not defterime. Elini sıkarak Eskişehir’de trenden indim. O Balıkesir’e gidiyordu. O günden sonraki üç ay içerisinde yolculuklar dışında adını bile bilmediğim o kızı hiç düşünmedim. .    Sadece her zamanki tren yolculuklarımda o kısa beraberliğimizi büyük bir sevgiyle hatırlıyor, tekrar birlikte bir tren yolculuğu yapmayı çok arzuluyordum.    kızın o çaresiz halinde güya şövalyelik yapıp kızı etkilemeye çalışmakla kendimi suçluyor, bunu kıza izah etmeyi çok istiyordum. Fakat yolculuk biter bitmez onu unutuyor işlere dalıyordum. Eski kız arkadaşımdan henüz ayrılmıştım ama yeni bir arkadaşlık nedense içimden gelmiyordu. Tıp doktoru    olduğunu…Ankara garındaki banklardan birinde onu gördüğümde adeta çarpılmıştım. Evet aynı ona benziyordu ama çok gösterişliydi bu kez. Çekinerek yanına gittim. Beni tanıdı, gülümseyerek ayağa kalktı elini uzattı. Ben “merhaba” diyerek elini sıktım ve henüz adını bile bilmediğimi söylediğimde “Nesrin” diye    tekrar gülerek cevap verdi. Ben de adımın Adnan olduğunu söyledim banka otururken. Tren kalkıyordu, beraber trene binerken ben restaurant’ta beklediğimi söyleyerek reddetmesine fırsat vermedim. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra restaurant’ın yolunu tuttum. Az sonra o da geldi. Yemek ve bir şişe kırmızı    şarap söyledim. Restaurant’ta içki içip trenin sesini dinlediğim her zaman olduğu gibi çok mutlu hissediyordum kendimi. Nesrine -artık ismiyle hitap ediyordum- o yolculuğu hiç unutamadığımı, o garip halinin nedenini merak ettiğimi söyledim. Gülümseyerek anlatmaya başladı. Tıp doktoru olduğunu, Ankara’da ihtisas    yaptığını, okuldayken bir sınıf arkadaşına aşık olup onunla birlikte yaşamaya başladığını, iyi geçen ilk bir yıldan sonra arkadaşının sınıfta kaldığını aralarının gittikçe bozulduğunu, kendisi okulu bitirip ihtisasa başladığını, arkadaşının ise okuldan atıldığını ve bunun sonucunda iyice hırçınlaştığını anlattı. Biraz şarap    içerek bir sigara yaktı. Biraz durgunlaşmıştı. Ben hiç konuşmadan dinliyordum. Devam etti. Erkek arkadaşının iyice kıskançlık krizlerine girmeye başladığını, giyimine    kuşamına karışmaya kalktığını, onu her şeye rağmen sevdiği için terk .    etmediğini, ama artık dövmeye başladığında ondan kopmaya karar verdiğini anlattı.    Nihayet karşılaştığımız gün arkadaşının eve sarhoş gelerek kendisine küfürler ettiğinde koşarak yanına çantasını bile almayarak evden çıktığını, ne yapacağına karar veremediğini, ilişkisi nedeniyle arasının bozuk olduğu ailesinin de yanına dönemediğini, Balıkesir’deki yakın bir arkadaşının yanına gitmek için gara gelerek son anda yetiştiği trene bindiğini anlattı. Yeni gelen yemeği yemeğe başladık ve bir süre konuşmadık. Yeniden anlatmaya başladı. Balıkesir’deki arkadaşının yanına    yerleşmiş telefonla durumu anlattığı şefi yıllık izin işini ayarlamış, bir süre kaldıktan sonra Ankara’ya dönmüş, arkadaşıyla kesin olarak ayrılmış, bir süre sonra arkadaşının memleketine dönüp orada babasıyla birlikte çalışmaya başlamasıyla iyice rahatlamıştı. Aşık olmaya başladığımı…Şimdi kendine çok iyi bakıyordu ve mutluydu. Birer bardak şarap doldururken ben de biraz kendimden bahsettim. Makine mühendisi olduğumu, Eskişehir’de kendime ait, fabrikaların soğutma sistemlerini kuran    bir şirketimin olduğunu, yalnız yaşadığımı vs. anlattım. Şarabın ve trenin tıkırtılarının etkisiyle biraz çakırkeyif olmuştuk. Aramızda bir etkileşim olduğunu fark ediyorduk. Ellerini tutmama karşı koymamış, gözlerini gözlerimin içine dikmişti. Kesin olarak aşık olmaya başladığımı hissediyordum. Hesabı ödeyip kalktık ve birbirimize sarılıp sağa sola çarpa çarpa vagonumuza doğru ilerledik. Bu defa yataklı vagondaydı yolculuğum ve başka kimse yoktu. Beraber girdik içeriye. Pencereyi açıp birer sigara yakarak dışarıyı seyrettiğimiz sırada mırıltıyla onu sevdiğimi söyledim. Hiç şaşırmış gibi durmuyordu. Sigaramız bittiğinde uzanarak beni öpmeye başladı. Bu çok hoşuma gitmişti. Uzun uzun konuşmadan öpüştük. Erekliğim iyice uyanmıştı ama bunu ona belli etmemek için biraz geri duruyordum ama o sanki bunu hissetmek istiyor, bana iyice sokuluyordu. Ben de vazgeçmiştim artık kendimi kaçırmaktan. Hatta apış arasına    iyice dayanarak biraz hareket ediyor, solumalarının hızlanmasından onunda hoşlandığını anlıyordum. Beraberce yatağa yıkıldığımızda bu gece beraber olacağımızdan emindim ama o silkelenerek kalktı ve bir öpücük kondurararak “ben de seni seviyorum” diyerek çıktı gitti. Artık sırılsıklam aşık olduğumu fark ediyordum. Bir    ay boyunca onu düşünerek geçirdim günlerimi. Bir ay sonra Ankara’da .    bir kafede buluştuk. Ona yine aşık olduğumu hissettim ama asla    trendeki büyülü atmosfer gibi değildi. Bundan ona bahsettim. O da katıldı bana. Beraberce uzun bir tren yolculuğuna çıkmayı teklif ettiğimde    kabul etti. On gün sonra Ankara dan İzmir’e beraber gitmek üzere yataklı vagon bileti almak üzere gara hareket ettik. On .    gün heyecanla bekledim yolculuğu. Koşarak gittim gara. Eşyaları yerleştirdiğimiz gibi restaurant’a koştuk. Yine yemek yiyip şarap içtik ve çok romantik duygulu anlar geçirdik. Uçuyorduk ikimiz de. Bir ara “Yol” filminde karısıyla trenin tuvaletinde sevişirken yakalanıp öldürülen izinli mahkum aklıma geldi ve bundan bahsettim ona. Filimi seyretmemişti ancak hikayeden etkilenmişti. Biraz .    durgunlaşmıştık ama şişe bittiğinde yeniden canlandık ve gülerek, sallana sallana    vagonumuza ulaştık. Beni üzerine çekerek…İçeri girer girmez kapıyı içeriden kilitledik ve anlaşmış gibi sarılarak öpüşmeye başladık. Kesik kesik soluk alıyor ve kendi organını sertleşen erkekliğime sürtmek için üzerime abanıyordu. Kısa sürede çırılçıplak kaldık. Vücudunun her yerini öpüp okşuyordum sallana sallana giden trenin içinde. Yatağın üzerine yıkıldık beraberce. Sırt üstü yattı ve beni üzerine çekerek yeniden öpmeye başladı. Elleriyle tuttuğu erkekliğimi ustaca içine kaydırdı. Dilini ağzımın içine sokmuş dilimle buluşturuyor, bazen de dilimi alıp emiyordu. Yatağın üzerinde trenin sallanmasıyla birleşiyor, ayrılıyorduk. Trenin düdüğü keskin keskin öterken “ohh, içime akmanı istiyorum” diye .    inlemiş ardından her ikimiz de sarsılmaya başlamıştık. Bir süre dudaklarımız ve vücudumuz ayrılmadan yatıp kaldık. Bir süre sonra ayrılarak ağlamaya başladı. Önce yavaş yavaş sonra hıçkırarak ağladı. Anlam verememiş duygusallığına    bağlamıştım. Daha sonra sarılarak sabaha kadar uyuduk. sabah beraber kahvaltı yaptıktan sonra pencereden dışarıyı seyrettik İzmir’e kadar. İzmir’de tüm ısrarlarıma .    karşın görüşmedi benimle. Sonraki günlerde de hep reddetti görüşme isteğimi. Tam bir buçuk yıl boyunca görmedim onu. Başka herhangi bir    arkadaşım da olmadı. Çünkü hala aşıktım ona. Bir buçuk yıl sonra yine bir trende gördüm onu. Ne yazık ki bu defa büyük bir hayal kırıklığı bekliyordu beni. Evet onu vagonlardan birinin kapısında bir adamla beraber olmak için pazarlık yaparken gördüm.    Yıkılmıştım yanına doğru gittim. Beni gördü ve kaçmaya başladı. Trenin içinde kovalamaca oynuyorduk. Nihayet bir tuvaletin içine attı kendini ve kapıyı kilitledi. Kapısına dayandım ve bana her şeyi anlatmasını söyledim. Söylediği her şeyin yalan olduğunu, doktor falan olmadığını, sadece parasızlıktan    okuyamadığını, tıptan atıldığını, garda ve trenlerde fahişelik yaparak yaşamını sürdürdüğünü, benimle karşılaştığı gün de trende beraber olduğu bir adamın kendisiyle yattıktan sonra parasını da alarak kendisini dışarı attığını, ondan kaçarken yanıma geldiğini, benimle de parayla yatmayı planladığını ancak benim bilet almam üzerine böyle bir teklifte bulunamadığını ağlayarak anlattı. Sadece beni sevdiğinin yalan olmadığını ama bunun bir öneminin olmadığını da ekledi.    O gün ve hayatımın daha sonraki hiçbir gününde benimle bir daha görüşmeyi kabul etmedi. Hayatımın tek gerçek aşkıyla maalesef bir    daha görüşemedim. Yataklı vagondaki o geceden başka da sevişemedim biricik aşkımla. Kim bilir, belki de bu durum yaşattı yıllar süren bu aşkı içimde…Gönderen: Erotika
Canli sikiş sohbeti yapmak için beni araya bilirsiniz. 00 237 800 00 66

Bir cevap yazın